Doc. Dr. Sinan Kadir Çelik çağdaş felsefeyi sosyolojik bakış açısıyla harmanlayıp, özne kavramı çerçevesindeki felsefi yaklaşımları irdeliyor. Bu söyleşi, felsefeye yeni başlayanlara, felsefe tarihindeki geriye yönelik tüm felsefi kavramları daha rahat anlamalarını sağlayacak sosyolojik bir bakış açısı kazandırabilecek nitelikte. Sinan Çelik öznenin ne olduğu, gerçekte olup olmadığı yada kurulu bir özneden mi bahsetmenin daha doğru olduğu yönündeki felsefe tarihindeki görüşleri özetleyen, zengin bir içerik sunuyor. Hem çağdaş felsefeyi anlamayı kolaylaştıran hem de felsefe tarihine sosyoloji, psikoloji ve çağdaş felsefe penceresinden bakarak daha kapsamlı kavranmasını sağlayan, çok faydalı bir söyleşi.

Felsefeden önce mitos kaynaklı bir özne anlayışı vardı. Felsefenin ilk çağlarında özneye karakter bazlı bir yaklaşım oldu. Orta çağda teolojik yaklaşımla Tanrının kulu olan özne modern dönemle birlikte saf aklın öznesi olarak özne-merkezli bir dünya görüşü ortaya çıktı. Tüm evrene, özne için yaratılmış olarak bakıldı. Çağdaş dönemde ise postmodernist yaklaşımla, öznenin tamamen bir yanılsama olduğu görüşü hakim oldu. Sadece olguların geçici olarak kurduğu, muallak ve değişken bir özneden bahsedilmeye başlandı. Çağdaş felsefeyi anlamak felsefe tarihindeki bu özneye bakış açısının geçirdiği değişimleri anlayabilmekle yakından ilintilidir.

Sinan Kadir Çelik tekrardan ilk çağ felsefesine geri dönüyor ve karakter bazlı öznenin hala geçerli olduğunu ama artık bu öznenin nörobilim, psikoloji, sosyoloji ve teoloji gibi tüm alanların ortak konusu olduğunu dile getiriyor. Ortada “özne” olarak bir mutlak özden ziyade her biri kendi koşullarında ortaya çıkan karakterler var. Ve koşullar değişince karakterde değişiyor. Ayrıca karakter merkezli yaklaşımda politika ile felsefe ayrılmaz biçimde iç içe geçmiş oluyor.

Not: Kaydı elimizden geldiğince elden geçirdik ama buna rağmen yer yer gürültülü yerler var. Bunun için şimdiden özür dileriz. Değerli bir söyleşi olduğundan biraz sıkıntıya katlanmaya değer diye düşünüyoruz. Malum, felsefede sıkıntı olamadan hakikate ulaşmak biraz zor 🙂